HBO | GROUP

Responsive image
İLK MUAYENE

İlk muayeneye gelmeden önce merkezimizi arayıp randevu almanız, uygun zamanda ve tedavinizin geniş kapsamlı yapılabilmesi açısından son derece önemlidir.

* Daha önce geçirmiş olduğunuz hastalıklarla ilgili bilgi ve belgeler,

* Mevcut durumda kullandığınız ilaç listesi veya reçete,

* Önceden çekilmiş Emar, Tomografi, Röntgen vb belgeleri yanınızda getirmeyi unutmayınız.
Responsive image
TEDAVİ PLANLAMASI

İlk muayene yapıldıktan sonra, hastanın tedaviye girmesinde bir sakınca yoksa tedavi planlaması yapılır. Bu plan hastanın ve sağlık merkezinin müsaitlik durumu gözönüne alınarak en uygun gün ve saatlere göre ayarlanır. Tedavi planlaması yapılırken

* Hastanın Sağlık durumu,

* Sedye veya tekerlekli sandalye kullanıp kullanmayacağı,

* Uygulanacak Tedavinin yoğunluğu,

* Yaşam kalitesini en az etkiliyecek şekilde planlama yapmaya özen gösterilir.
Responsive image
TEDAVİYE GELİRKEN

Hasta için tedavi planlaması yapıldıktan sonra hasta bu plana uymaya özen göstermelidir. Hasta tedavi saatinden en az yarım saat önce merkeze gelip sekreteryaya kaydını yaptırmalıdır. Pansuman işlemi yapılıcaksa sağlık memuruna bilgi vermelidir.
Hiperbarik oksijen tedavisi (HBOT) içerisinde yaşadığımız atmosferin basıncından daha yüksek basınç sağlayan bir basınç odasında hastaya aralıklı ya da daimi olarak saf oksijen (0 ) solutulmasına dayanan bilimsel tıbbi bir tedavi şeklidir. Bu tedavi yöntemiyle kanda ve dokularda oksijen seviyelerini yükselterek birçok hastalıkta başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
HBO tedavisinin organizmada oluşturduğu temel etkiler esas olarak iki basamağa dayanmaktadır. İlki basıncın artışına bağlı olarak oluşan mekanik etki, diğeri de kanda ve dokularda oksijen seviyelerinin artışına bağlı olarak ortaya çıkan etkilerdir. Bunların yanısıra HBO tedavisi antiödem etki gösterir, yara iyileşmesini sağlayan birçok maddenin üretimini arttırı.Vücudun savunmasında rol oynayan hücreleri destekler, bazı bakterilerin üremesini engeller.
Dekompresyon hastalığı (vurgun) Karbonmonosit zehirlenmesi (soba zehirlenmesi ) Ani işitme kayıpları Ani görme kayıpları Gazlı gangren Anoksik enseflopati (beyinin çeşitli sebeplerle oksijensiz kalması) Avasküler nekroz (kemik dokunun ölümü) Kemik enfeksiyonları İyileşmeyen yaralar Diyabetik ayak enfeksiyonları Damar tıkanıkları nedeniyle gelişen yaralar Yanık Tutması şüpheli deri flepleri ve greftleri (doku yamaları) Radyoterapi yani ışın tedavisi sonucu ortaya çıkan yaralar Çeşitli kazalar sonucu oluşan ezilme-kopma tarzı yaralanmalar Tüm bu hastalıkların yanısıra Hiperbarik oksijen tedavisi; kozmetik amaçlı uygulanan botoks ve dolgu maddesi enjeksiyonu, ameliyatlar ve saç ekimi operasyonu sonrasında ortaya çıkan yaralar ve doku kayıplarında da etkin bir tedavi sunar.
Hiperbarik oksijen tedavisi sırasında en sık görülen yan etki barotravmalardır. Bu barotravmalarabasınç değişikliğinin neden olmaktadır. Bu grup içinde orta kulak barotravması daha sık görülmekte, fakat genellikle herhangi bir hasar bırakmadan kısa sürede iyileşmektedir. Oksijen toksisitesi, ve geri dönüşlü olan miyopi ve pnömotoraks çok nadir görülen yan etkilerdendir. Ortaya çıkabilecek yan etkileri en aza indirme açısından hastalar tedavi öncesinde muayene ve gerekli tetkikler ile değerlendirilir. Seanslar sırasında hastaların yakın takibi ve güvenli tedavi ortamları sayesinde ciddi yan etkiler nadiren görülmektedir.
Odyogramda (yani işitme testinde) ardışık en az üç frekansta 30 dB ve üzerindeki işitme kaybının üç günden daha kısa sürede geliştiği bir hastalıktır. Hastalığın nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte damar ve dolaşım problemleri, infeksiyonlar ve bağışıklık sistemi hastalıkları gibi farklı nedenlerden kaynaklanabileceği öne sürülmektedir. Hiperbarik oksijen tedavisinin (HBOT) iç kulakta oksijeni arttırarak iskemiye yani kanlanmanın azalmasına bağlı olarak bozulan işitmeyi iyileştirdiği düşünülmektedir.İnflamasyonu ve ödemi azaltarak ve otoimmün hasarı baskılayarakHiperbarik oksijen tedavisi ile iç kulak metabolizmasını iyileştirilmeye çalışılmaktadır.Amaç iç kulakta kalıcı hasar oluşmasını engellemektir. Ani işitme kaybı gelişmesini takip eden ilk 1 ay içinde tedaviye alınan olgularda başarılı sonuçlar elde edildiği gösterilmiştir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa başarı şansının da o kadar yüksek olduğu bilinmektedir.
Avasküler (aseptik nekroz) kemik dokunun çeşitli sebepler nedeniyle yetersiz beslenmesi ve buna bağlı ölümü olarak tanımlanır. En sık bacakta uyluk kemiğinin (femur) baş bölgesinde görülür. Daha az sıklıkta olmakla birlikte kol, diz, el bileği ve ayak gibi vücudun farklı bölgelerinde de gelişebilir. Hastalar genellikle ağrı ve hareket kısıtlılığı şikayeti ile başvurmaktadır.Hiperbarik oksijen tedavisinin (HBOT), özellikle erken evre avasküler nekroz saptanan hastalarda oksijenlenmeyi artırarak hastalığın ilerlemesinin durdurduğu veya tamamen iyileşme sağladığı bilimsel yayınlarla kanıtlanmışır.
Radyasyon nekrozu, radyoterapi gören hastalardaradyoterapi uygulanan bölgeye, radyoterapinin dozuna ve hastanın kendine ait özelliklerine göre farklı şikayetlerle ortaya çıkabilmektedir. Bu istenmeyen yan etkiler kısa veya uzun süre sonra ortaya çıkablilir. Radyoterapi uygulanan bölgenin kanlanması bozulmakta buna bağlı olarakta beslenmesi ve oksijenlenmesi azalmaktadır. Bu bölgelerin kendini onarma yetenekleri de azaldığı için çok küçük mikrotravmalarla bile doku hasarı gelişebilmektedir. Radyoterapi hasarının görüldüğü barsaklar, mesane, cilt, beyin dokusu, genital organlar ve kemik doku gibi farklı dokular üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmesine Hiperbarik oksijen tedavisi yardımcı olmaktadır. HBOT ilebu hasarlı dokularda oksijenlenme artmakta ve yeni kılcal damarların oluşumunu desteklenmektedir.
Deri yaması ameliyatları olarak da bilinenDeri greft ve flep uygulamaları, iyileşmeyen, problemli yaraların tedavisinde sıklıkla uygulanan cerrahi operasyonlardan biridir. Dolaşımın problemli olduğu hasta grubunda (özellikle şeker hastaları ve damar tıkanıklığı olan hastalar) bu operasyonların başarı şansı düşük olabilmektedir. Düşük oksijen seviyeleri greft ve fleplerin tutma ihtimalini azaltmaktadır.Hiperbarik oksijen tedavisi dolaşımı destekleyici ve doku oksijenini artırıcı etkisiyle greft ve flep operasyonlarının başarı şansını belirgin şekilde artırmaktadır. Yapılacak olan operasyona hazırlık olarak o bölgenin kanlanmasını arttırmak, operasyon sonrasında ise iyileşmeyi hızlandırmak amacıyla uygulanmaktadır.
Osteomiyelit, kemik dokunun ilerleyici ve kemik ölümü ile sonuçlanan infeksiyonudur.akut ve kronik olarak ikiye ayrılır. Kronik osteomiyelit genellikle yetersiz tedavi sonrası gelişen ve aylarca hatta yıllarca süregelen bir tablodur. Kronik osteomiyelit tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. İlaç uygulamaları, yara bakımı ve gerektiğinde cerrahi girişimler yanında hiperbarik oksijen tedavisi (HBOT) başarı şansını belirgin şekilde artırmaktadır. HBOT ile kemik dokda oksijenlenme artar, yara iyileşmesi hızlanır, bazı antibiyotiklerin etkinliği artar. HBOT, kronik osteomyeliti olan hastalar yanında, akut osteomiyeliti olan bazı hastalarda da uygulanmaktadır. Omurga, kafa kemikleri ve göğüs kemiğinin akut osteomyelitinde kemik ve yara bölgesinin iyileşmesinde başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Uzun süreli iyileşmeyen(kronik yara)yaraların altında genellikle şeker hastalığı, damar tıkanıklığı, dolaşım yetmezliği ve ışın tedavisi gibi dokuların iyileşmesini engelleyen nedenler yer almaktadır. Bu hastalıklar sonucu yaraların kapanmasını gecikmekte ve problemli iyileşmeyen yaralar ortaya çıkmktadır. Kronik yaralarda iyileşmenin ağlanabilmesi için birçok farklı uzmanlık alanının birlikte çalışmasını gerekmektedir. Yara bakımı, ilaç tedavileri, cerrahi girişimler yanı sıra yara bölgesinde kanlanmanın artması ve yeterli miktarda oksijenin sağlanması iyileşme için önemli bir faktördür. Kronik yaraların çoğunlukla altta yatan sebepler nedeniyle oksijenlenmesi bozuktur. Bu oksijeni düşük dokularda anaerob bakterilerbaşta olmak üzere bir çok infeksiyon eetkeni üremektedir. hipoksiktir, yani oksijen seviyesi düşüktür. Hiperbarik oksijen tedavisi ile kronik yara tedavisinde öncelkli olarak oksijen seviyelerinin artması ve buna bağlı olarak iyileşmenin hızlanması hedeflenmektedir. Yara dokusunda oksijen artışının yanısıra HBOT ile bazı antibiyotiklerin etkisini artması, sağlıklı kollajen dokusunun sentezinin sağlanması, kan dolaşımının desteklenerek yeni doku oluşumunun hızlanması sağlanmaktadır.
Trafik kazası, travma, deprem gibi kaza ve felaketler sonrasında ezilme, sıkışma ve uzun süreli hareketsizliğe bağlı olarak ödem, dolaşımın bozulması ve dokulara yeterli oksijenin iletilememesi gibi durumların sonucunda dokularda kan akışı azalır. Dokular ve organlar yeterli miktarda kan ve oksijen ile beslenemediğinde, süreç doku ölümüyle sonuçlanabilir. Hiperbarik oksijen tedavisi (HBOT) antiödem etkisi sayesinde, oksijen seviyelerini artırarak ve dolaşımı destekleyerek yaralarda doku hasarlarını ve doku ölümünü önler.
Yanıklar; ısı, güneş, elektrik ya da çeşitli kimyasallara maruz kalma sonucunda oluşan doku hasarlarıdır. Hafif yanıklar ayaktan tedavi edilebilirken, şiddetli yanık gelişen hastaların hastaneye yatırılması gerekebilir. Ciddi yanıklarda multidisipliner bir yaklaşım uygulanması gerekmektedir.Tedavide amaç ödemi kontrol altına almak, yeterli oksijen sağlayarak doku kaybını önlemek, hasarın yayılmasını engellemek, infeksiyon riskini azaltmak, yara iyileşmesini hızlandırmak ve hastaları organ yetmezliğine karşı korumaktır. Yanık derecelendirmesi, yanık ciddiyetini belirten bir sınıflandırmadır. Yanık dereceleri aşağıdaki gibi açıklanabilir: 1. derece yanık: Bu küçük yanık tipi, sadece cildin dış tabakasını (epidermis) etkiler. Kızarıklık ve ağrıya neden olabilir. 2. derece yanık: Bu tür yanıklar hem epidermisi, hem de ikinci deri tabakasını (dermis) etkiler. Şişmeye, kırmızı, beyaz veya lekeli cilde neden olabilir. Kabarcıklar gelişebilir ve ağrı şiddetli olabilir. Derin ikinci derece yanıklar, yara izine neden olabilir. 3. derece yanık: Bilindiği gibi cildin altında bir yağ tabakası bulunmaktadır. Bu tip yanıklarda yanığın etkisi cildi de aşarak bu yağ tabakasına ulaşır. Cilt kösele görüntüsüne bürünür. Üçüncü derece yanıklar, sinirleri yok ederek bölgede hissizliğe ya da uyuşmaya neden olabilir. Acil tıbbi müdahale gerektirir. 4. derece yanıklar: Kemik ve eklemlere kadar işleyen yanıklardır. Acil tıbbi müdahale gerektirir. Vücut yüzeyinin ’sinden fazlasını tutan yanıklar, karbonmonoksit zehirlenmesi ve majör travmanın eşlik ettiği yanıklar, elektrik yanıkları, el, yüz, perine yanıkları, solunum yollarını etkileyen yanıklar ve riskli hastalarda gelişen yanıklarda hiperbarik oksijen tedavisi uygulanmalıdır. HBOT ile antiödem etki ve buna bağlı olarak doku kanlanmasının ve oksijenlenmesinin artması hedeflenmektedir. Antiinflamatuar etkinliği sayesinde de yanık sonucu gelişen inflamatuar yanıt kaskadı bloke olmakta hasarın ilerlemesi durdurulmaya çalışılmaktadır. Donuk bir hipotermi travmasıdır ve termal bir yaralanmadır. Damarlarda şiddetli daralmaya bağlı olarak kan dolaşımı bozulur. Dokular hem dolaşım bozukluğu ve yetersiz oksijenlenme sonucunda, hem de yeniden ısınma sırasında hasar görür. Hiperbarik oksijen tedavisi donmaya bağlı yaralanmalarda da etkili bir tedavi yöntemidir.
Halk arasında vurgun olarak bilinen Dekompresyon hastalığı; dalışa bağlı olarak kanda çözünmüş olarak bulunan azot gazının yüzeye çıkarken yeterli şekilde atılamaması sonucu damarlar ve vücut dokularında hava kabarcıkları oluşması ile gelişen bir hastalıktır. Dalış süresi, derinlik, çıkış hızı ve kişisel bazı faktörlere bağlı olarak hafif belirtilerle seyredebileceği gibi, hayatı tehdit eden şiddetli tablolarla da karşımıza çıkabilir.Dekompresyon hastalığında temel tedavi yöntemi hiperbarik oksijen tedavisidir. Hastalık 2 tipte incelenir: • Tip1 Dekompresyon Hastalığı: Eklem ağrısı ve cilt bulguları seyreden hafif şiddetteki dekompresyon hastalığıdır. • Tip2 Dekompresyon Hastalığı: Daha şiddetli belirtilerle seyreder. Dolaşım, solunum ve sinir sistemini etkileyerek ölümle sonuçlanabilir. Gaz embolisi ise dolaşım sistemine hava veya bir başka gazın girmesi sonucu oluşan, gazın hacmine ve tıkanıklık oluşan bölgeye göre hafif veya şiddetli belirtilerle ortaya çıkan bir hastalıktır. Dalışa bağlı olarak gelişebileceği gibi cerrahi işlemler sırasında da nadir de olsa görülebilir. Astım, KOAH ve akciğerlerde yapışıklığa neden olan bazı hastalıklar gaz embolisi riskini artırabilir. Hiperbarik oksijen tedavisi gaz embolilerinde de temel tedavi yöntemidir. Dekompresyon hastalığından ve/veya Gaz embolisinden şüphelenilmesi durumunda acil olarak Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uzmanı ile iletişime geçilerek hastanın basınç odası bulunan en yakın merkeze uygun koşullarda ve vakit kaybedilmeden transferi sağlanmalıdır.
Karbonmonoksit gazı renksiz, kokusuz, tatsız ve zehirli bir gazdır. Karbonmonoksit kanda bulunan ve dokulara oksijen taşıyan hemoglobine oksijenden yaklaşık 200 kat daha fazla bağlanır. Genellikle soba ve şofben zehirlenmeleri, yangın sırasında duman maruziyeti ve egzost gazı solunmasına bağlı olarak gelişir. Hemoglobin ile karbonmonoksitin bağlanması sonucunda dokulara yeterli oksijen taşınamaz ve birçok farklı semptom ortaya çıkar. Karbonmonoksit zehirlenmesi maruziyet süresine, maruz kalınan karbonmonoksit konsantrasyonuna bağlı olarakbulantı, kusma, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi gibi hafif belirtilerle seyredebileceği gibi, bilinç kaybı, kalp durması ve ölümle sonuçlanan tablolar da görülebilir. Tedavinin temeli hastaya oksijen solutulmasına dayanır. Hastalığın seyri, tedavinin başlama zamanına ve oksijen tedavisi uygulama yöntemine bağlı olarak değişiklik gösterir. Çocuklar, yaşlılar, gebeler, bazı kronik hastalığı bulunanlar ve alkol almış olan kişiler daha yüksek riskli hasta grubundadır. Hiperbarik oksijen tedavisi karbonmonoksiti hemoglobinden hızlıca ayırmanın yanı sıra kanda yüksek miktarda oksijenin çözünmesini ve dokulara yeterli oksijenin taşınmasını sağlar. Şiddetli zehirlenmelerde ve riskli hastalarda hiperbarik oksijen tedavisi başlıca tedavi yöntemidir.
Nekrotizan infeksiyonlar yabancı cisimler, cerrahi girişimler veya travma sonrası gelişebileceği gibi spontan olarakta ortaya çıkabilir. Nadir görülen fakat hayatı tehdit eden bir tablodur.Hastalarda genellikle altta yatan kanser, şeker hastalığı yada bağışıklık sistemini bakılayan bir hastalık yada ilaç kullanım öyküsü mevcuttur. Bu infeksiyonların ortak özelliği oksijenlenmenin bozulması sonucu bakterilerin çok hızlı bir şekilde üremesidir. Erken dönemde ağrı, ödem, dokunmakla çıtırtı benzeri ses ve oldukça kötü kokulu akıntı görülebilir. Medikal ve cerrahi tedavilere ilave olarak uygulanan hiperbarik oksijen tedavisi oksijen seviyesini artırararak bakterilerin üreme koşulları için uygun olmayan bir ortam yaratır. Bazı antibiyotiklerin etkisini artırır ve vücudun bağışıklık sistemi ile ilgili fonksiyonlarını destekler.
Gözü besleyen ana damar olan retinal damar ve bu damarın dallarında herhangi bir tıkanıklık ani görme kaybına neden olabilir. Bu tip görme kayıpları aniden ve ağrısız şekilde ortaya çıkar. Tıkanıklığın şiddetine ve yerine göre kısmi görme kaybı olabileceği gibi total görme kaybı olarak da görülebilir. Altta yatan diyabet,damar tıkanıklığı, hipertansiyon, kalp kapak hastalıkları gibi bazı hastalıklar retinal arter tıkanıklıkları açısından da riski artırabilir. Hiperbarik oksijen tedavisi kanlanmanın bozulduğu retina dokusunda oksijen seviyesini artırır, retinanının canlılığının ve fonksiyonlarının korunmasını sağlar. Göz hastalıkları uzmanı hekimler tarafından Retinal arter tıkanıklığına bağlı ani görme kaybı tanısı konulan hastalar mümkün olan en kısa sürede basınç odası bulunan bir merkeze başvurmalılardır.
Beyin vücudumuzda oksijensizliğe en duyarlı organlardan biridir. Beynin oksijen akışı durduğunda kısa süre içinde beyin hasarı gelişmektedir. Anoksik ensefalopati travma, kalp durması, inme, boğulma veya zehirlenmeler gibi altta yatan çok değişik sebeplerle gelişebilir. Tüm bu sebepler sonucunda beynin oksijenlenmesinin bozulur. Hiperbarik oksijen tedavisi ile beyin dokusunda çözünen oksijen seviyesi artar ve beyin ödemini azalır. Bunların sonucu olarak beynin oksijensiz kalan bölgelerine oksijenin ulaşması sağlanır. Bu tür hastalardiğer tedavileri ve yoğun bakım ihtiyaçları aksatılmadanmümkün olan en kısa sürede tedaviye alınmalıdır.
x
Anladım